İnsanoğlunun
doğuştan getirdiği içgüdüsel davranışlar yok denecek kadar azdır.Bu
yüzden,insanoğlu birtakım bilgileri öğrenme durumu ile kaşı
karşıyadır.İnsanların konuşması,çeşitli tutum,davranış ve alışkanlıklar
kazanması,kısaca hayatın her anı öğrenmeyle ilgilidir.
Öğrenmeyi
açıklayan çeşitli kuramlar vardır
ama global bir şekilde öğrenmeyi tarif etmemiz gerekirse ; öğrenme,tekrar ya da yaşantı sonucu organizmanın davranışlarında meydana gelen kalıcı ve sürekli değişikliklerdir.Bu tanıma göre öğrenmenin üç özelliği vardır ;
ama global bir şekilde öğrenmeyi tarif etmemiz gerekirse ; öğrenme,tekrar ya da yaşantı sonucu organizmanın davranışlarında meydana gelen kalıcı ve sürekli değişikliklerdir.Bu tanıma göre öğrenmenin üç özelliği vardır ;
•Öğrenme
sonucunda davranış değişikliği meydana gelir.
•Öğrenme
bir tekrar veya yaşantı ürünüdür.
•Öğrenme
oldukça kalıcıdır.
ÖĞRENME
İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
Refleks: Doğuştan getirilen,olgunlaşma sonucu ortaya çıkan,belli bir uyarıcıya karşı organizmanın gösterdiği belirli ve basit davranışlardır.
İçgüdü: Doğuşta
organizmada var olan,türe özgü davranış örüntüleridir.İnsanda içgüdü
yoktur,fakat içgüdüye benzeyen içgüdüsel davranışlar vardır.Bir davranışın
içgüdü olabilmesi için şu özelliklere sahip olması gerekir;
•Doğuştan gelir.
•Bir türün bütün
üyelerinde vardır.
•Başka türlerde
bulunmaz.
•Karmaşık bir
davranış örüntüsü vardır.
İçgüdüye örnek
olarak; arıların bal yapması verilebilir.
Davranış:
Organizmanın yapmış olduğu her harekete davranış denir.Eğitim açısından
davranışın gözlenebilir,ölçülebilir ve istenebilir olması koşulu
aranmaktadır.Refleksler dışındaki davranışların hemen hemen hepsi
öğrenilmiştir.
Uyarıcı: Duyu
organlarını harekete geçiren ve insanda bir tepkiye yol açan herhangi bir nesne
veya enerjiye denir.
Tepki:
Uyarıcıların organizmayı etkilemesi sonucu organizmanın gösterdiği davranışa
denir.
ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Türe özgü hazır
buluş: Bir organizmanın,istenilen davranışı gösterebilmesi için gerekli
biyolojik donanıma sahip olmasıdır.
Örneğin;Bir
kuşa uçmayı öğretebilirsin ama köpeğe öğretemezsin.
Olgunlaşma:
Organizmanın kendisinden beklenen bir davranışı yapabilecek gelişimsel düzeye
gelmesidir.
Hazır
bulunuşluk: Bireyin bir davranışı öğrenebilmesi için o davranışla ilgili ön
bilgilere sahip olmasıdır.
Güdü(motivasyon): Bireyin öğrenme istediğinin önemli bir
belirleyicisidir.
Dikkat:
Psiko-fizik enerjini bir noktaya toplanmasıdır.Bilincin belirli bir noktaya
toplanması durumudur.
Genel
uyarılmışlık hali ve kaygı: Bireyin normal seviyede kaygı duyması, onun genel
uyarılmışlık halinde olduğunu gösterir ve dolayısıyla konuya karşı kayıtsız
kalmaz.Uyarılmışlık hali aynı zamanda bireyin dışarıdan gelen uyarıcıları alma
derecesi olarakta ifade edilebilir.Bu yüzden,öğrencinin kaygı ve öğrenme ortamı
genel uyarılmışlık halini etkilemektedir.
Örneğin;
yatakta uzanarak ders çalışan bir öğrencinin genel uyarılmışlık hali normalin
altında olduğundan(mayışma) verimli bir öğrenme gerçekleşemez.
Aktif katılım:
Öğrencilerin öğrenme sürecine katılımları en pasiften en aktife doğru
dinlenme-okuma-yazma-anlatma şeklinde sıralanmaktadır.
Zaman:
Öğrenmeye ayrılan zaman dikkate alındığında,öğrenme yöntemlerini aralıklı
çalışma ve toplu çalışma diye iki gruba ayrılır.Yapılan araştırmalar,derslerine
aralıklı(günü gününe) çalışan öğrencilerin toplu (sadece sınavdan önce) çalışan
öğrencilere göre edindikleri bilgilerin daha kalıcı ve sürekli olduğunu
göstermiştir.
Öğrenilecek konu ve öğretme yöntemi: Etkili bir öğrenmenin oluşabilmesi için, öğrenilecek konunun anlamlı olması ve aynı zamanda, öğrencilerin konuyu kolay bir şekilde algılayabilmesi gerekir.Öğrenme sürecinde eğitimcilerin konuya uygun öğretme yöntemi seçmesi öğrenmeyi daha da kolaylaştırır.Örneğin, kısa konuların tümdengelim,uzun ve karmaşık konuların ise tümevarım yöntemiyle öğretilmesi tercih edilmeli.
ÖĞRENME
KURAMLARI
Öğrenmenin
nasıl gerçekleştiğini açıklayan iki temel yaklaşım vardır.Bunlar davranışçı ve
bilişsel yaklaşımlardır.
Davranışçı
yaklaşımlar: Öğrenmeyi uyarıcı ve tepki(davranış) arasında bağ kurma olarak
açıklanmaktadırlar.
Örneğin; zil
sesi uyarıcı,köpeğin zile karşı salgıladığı salya tepkidir.
Davranışçılara
göre insan,uyaranlara belli biçimde tepki veren bir varlık,biyolojik bir
makine;davranışları mekanik birer süreçtir.
Bilişsel
kuramcılar: Öğrenmenin insanın dünyayı anlama çabasının bir ürünü olduğu
görüşündedir.Öğrenmenin insan zihninde meydana gelen bazı olaylarla
gerçekleştiğini savunurlar.Bilişsel yaklaşımcılar öğrenmeyi açıklarken dıştan
alınan uyarıcıların algılanması,eski bilgilerle karşılaştırılması ve zihinsel
ürünlerin kalite ve mantık yönünden değerlendirilmesi gibi bilişsel süreçlerden
bahsetmektedir.Bilişsel yaklşımcıların temel kavramları anlama
algılama,hatırlama,düşünme,duyu ve yaratmaktır.
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIMLA BİLİŞSEL YAKLAŞIM ARASINDAKİ
FARKLAR
•Davranışçı
yaklaşımcılar sadece organizmanın gözlenebilen yanlarını,bilişsel
yaklaşımcıları ise,organizmanın zihinsel süreçlerini incelerler.
•Davranışçılar
öğrenmeyi uyarıcı-tepki arasındaki bağ olarak açıklarken,Bilişsel yaklaşımcılar
ise, öğrenmenin zihinsel bir süreç olduğunu söylerler.
•Davranışçılar,
insan öğrenmesiyle diğer canlıların öğrenmelerini birbirine benzediğini
savunurken,bilişsel yaklaşımcılar ise, bazı öğrenme süreçlerinin insana özgü
olduğunu savunurlar.
•Davranışçı
yaklaşımda organizma,öğrenme sürecinde biyolojik bir makine olarak görünüp,
pasif bir şekilde yer alırken; bilişsel yaklaşımda ise, organizma öğrenme
sürecinin merkezinde yani aktif bir şekilde yer almaktadır.
•Davranışçı
yaklaşımcılar öğrenme sürecinde çevre faktörlerinin daha etkili olduğunu
savunurken, bilişsel yaklaşımcılar ise, kalıtımsal özelliklerin daha etkili
olduğunu savunurlar.
KLASİK
ŞARTLANMA
Klasik
şartlanma tanımına geçmeden önce ilgili kavramları açıklayalım.
Nötr uyarıcı: organizmada
herhangi bir tepkiye yol açmayan uyarıcıya denir.
Şartsız
uyarıcı: Herhangi bir geçmiş yaşantı olmaksızın organizmada bir tepkiye yol
açan uyarıcıya denir.Şartsız uyarıcıya aynı zamanda doğal uyarıcı da denir.
Şartlı uyarıcı:
Başlangıçta organizmada hiçbir tepkiye yol açmamasına rağmen, bir yaşantı
sonucu organizmada tepkiye yol açan uyarıcıya denir.
Klasik
şartlanma: Başlangıçta nötr(anlamsız) olan bir uyarıcının geçirilen yaşantı
sonucu şartlı uyarıcı haline gelmesi durumudur.
Klasik
şartlanmanın iki temel kuralı vardır;
•Şartsız uyarıcı
doğal bir uyarıcı olmalıdır.
•Şartsız uyarıcı
ile şartsız tepki arasındaki bağ doğal bir bağdır.
Bu iki husus
klasik şartlanmanın nerede ve nasıl kullanılabileceğini açıklamaktadır.Klasik
şartlanma doğuştan getirilmiş davranışları biçimlendirmede oldukça
kullanışlıdır.
KLASİK
ŞARTLANMAYLA İLGİLİ KAVRAMLAR
Genelleme:
Organizmanın uyarana gösterdiği tepkiye benzer uyaranlara da gösterme durumudur.
Sönme:
organizmanın şartlı uyarana karşı vermiş olduğu şartlı tepkiyi bir süre sonra
vermeme durumudur.
Pekiştirme:
Klasik şartlanmada sönmüş olan davranışlar için organizmaya şartsız uyaranın
tekrar verilme durumudur.Sönmüş davranışlar için pekiştirme
yapıldığında,organizma tekrar tepki vermeye başlar.
Kendiliğinden
geri gelme: Klasik şartlanmada sönme gerçekleştikten bir süre sonra, organizma
şartlı uyaranla karşılaştığında,çok olmasa bile bir miktar şartlı tepki verme durumudur.
Ayırt etme:
Organizmanın iki uyarıcı arasındaki benzer özellikleri fark etme durumudur.
OPERANT
ŞARTLANMA
Organizmanın göstermiş olduğu bir davranış pekiştirilmesi (ödüllendirilmesi) sonucu tekrar gösterilme durumudur.
Davranışsal
sonuçları:
Davranışın
pekiştirme ve ceza olmak üzere iki türlü sonucu olabilir. Pekiştirme olumlu ve
olumsuz;ceza ise, birinci tür ve ikinci tür olmak üzere iki çeşittir.
Pekiştirme:
belli bir uyarıcıya karşı gösterilen belli bir tepkinin tekrar gösterilme
ihtimalinin artırılmasıdır.
Olumlu
pekiştireçler: Organizmanın içinde bulunduğu mevcut duruma,organizmanın hoşuna
giden bir uyarıcının eklenmesidir.
Olumsuz
pekiştireç: Organizmanın içinde bulunduğu durumda, organizmanın hoşuna gitmeyen
bir uyarıcının kaldırılmasıdır.
Birinci tür
ceza: Mevcut duruma organizmanın sevmediği bir uyarıcının eklenmesidir.
İkinci tür ceza:
Mevcut durumdan organizmanın hoşuna giden bir uyarıcının kaldırılmasıdır.
BİLİŞSEL
ÖĞRENME
Dıştan gelen
uyarıların algılanması, eski bilgilerle karşılaştırılması, yeni bilgilerin
oluşturulması, yeni bilgilerin hafızaya depolanması, gerek duyulduğunda bu
bilgilerin hatırlanması durumu olarak açıklanmaktadır.
Bilişsel
yaklaşımla ilgili kavramlar
Biliş: insan
zihninin dünyayı ve çevresindeki olayları anlamaya yönelik gerçekleştirmiş
olduğu işlerin tümüne denir.
Saklama: elde
edilen bilgilerin hafızaya yerleştirme sürecidir.
Geri getirme:
Hafızaya yerleştirilen bilgilerin kişinin kullanımına tekrar sokulmasıdır.
Kodlama:
Bilginin hafızaya yerleştirilmeden önce düzenli hale getirilmesidir.
BİLGİ İŞLEM YAKLAŞIMI
Bilgi işlem
yaklaşımına göre öğrenme süreci dışarıdan gelen uyarıcıların alıcılar (duyu
organları) tarafından alınmasıyla başlar.Uyarıcılar algının kurallarına göre
örgütlenerek duygusal kayıta gelir.Duyusal kayıtın kapasitesi sonsuzdur.Aynı
anda yüzlerce uyarıcı gelebilir.Uyarıcıların nörolojik işleyişi çok kısa
sürmektedir.Bu süre yaklaşık 0,5 saniyedir.Duyusal kayıta gelen uyarıcılara bu
süre içerisinde dikkat edilirse, kısa süreli hafızaya alınır.Dikkat edilmezse
unutulur.
KISA SÜRELİ
HAFIZA (işler hafıza)
Bilgilerin kısa süre bulundukları hafıza bölümüdür.Kısa süreli hafıza bilgiler yaklaşık 30 saniye kalır, sonra unutulur.Kapasitesi 5-9 birim arası olduğu kabul edilmektedir. Kısa süreli hafızadaki bilgilerin daha uzun süre kullanılabilmesi için ; ya otuz saniye geçmeden tekrar edilmesi, (her tekrar otuz saniye kazandırır) ya da kısa süreli hafızadaki bilgiler kodlanarak uzun süreli hafızadaki bilgiler kodlanarak uzun süreli hafızaya gönderilmesi gerekir.
UZUN SÜRELİ
HAFIZA
Hafıza bilgilerin saklandığı hafıza bölümüdür.Günlük hayatta hafıza deyince genellikle bu uzun süreli hafızayı kastederiz.Kapasitesi sınırsızdır.Bildirimsel ve işlemsel bilgi olmak üzere iki tür bilgi bulunur.Bildirimsel bilgi olgu ve olayların hafızası,işlemsel bilgi ise,bir şeylerin nasıl yapıldığı ile ilgili bilgi ve becerilerin hafızasıdır.Bildirimsel bilginin iki tür hafızası vardır.Bunlar epizotik (anısal) ve semantik (anlamsal) hafızadır. Epizotik hafıza kişinin başından geçen olay ve yaşantıların kaydedildiği bölümdür. Semantik hafıza ise,kişinin genel kültür ve dünya ile ilgili bilgilerinin kaydedildiği bölümdür.
Bilgi
işlem kuramı bilgisayarın işleyişine benzetilmektedir. Duygusal kayıt
klavye,kısa süreli hafıza ram,uzun süreli hafıza ise hard disk görevi
üstlenmektedir.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder